Abdullah Özcan: Aracılar arası işbirliklerini geliştirmek için geliyoruz

Sigorta Dünyası’nın 741’inci sayısının konuğu, yeni kurulan Steel Brokerlik’in CEO’su ve sektörün sevilen şahsiyetlerinden Abdullah Özcan oldu. “Broker-acente çekişmesini işbirliğine çevireceğiz” diyen Özcan, acentelerle koasürans yapılabileceğini ileri sürdü: “Herkes her işte uzman olamaz. Bu yüzden sigorta aracılığında ileride ayrışma olacağına da inanıyorum. Bir aracının sağlık kası iyidir, diğerinin yangın kası… Bu iki aracı işbirliği yapabilir. Biz belki de Türkiye’de denenmemişi gerçekleştirip brokerla acente arasında koasürans sistemi kurabiliriz. Acentelerle yıllardır kurduğumuz sevgi bağını birlikte üretime çevirmek için çalışacağız.”

 

Abdullah Özcan, müşteriye komisyoncu gözüyle değil, yatırımcı gözüyle yaklaşacaklarını da söyleyerek, “Sektöre yeni bir soluk getirme konusunda iddialıyız. Kendimizi müşterimiz olan sermayedarın yerine koyarak danışmanlık desteği vereceğiz” şeklinde konuştu.

Abdullah Bey sigortacılıkla ilgili farklı şirket ve alanlara şimdi bir de brokerliği eklediniz ve Steel Brokerlik’le yeni bir serüvene atıldınız. Neler planlıyorsunuz bu yolculuğunuzda?

Geçen ay ruhsatımızı aldık. Steel Brokerlik’in danışmanlık özelliği daha önde olacak. Çünkü biz müşterinin temsilcisi konumundayız, gerçek bir brokerin olması gerektiği gibi çalışacağız. Elbette kurumsal işlere ağırlık vereceğiz.

Türk insanı zekidir ve siz ona riski anlatırsanız, o da gider, sigorta poliçesini alır. İklim değişikliğiyle ilgili bir kriz varsa, ona karşı önlemini alır. İstanbul’a Ocak ayında hâlâ kış gelmedi. Bu bir risktir ve müşteriye bunu anlatmak gerekir. Biz danışmanlık olarak bunları yapacağız. Sigortacılığın yeni Steel’i derken bunu kastediyoruz. Sigorta şirketlerimiz de bunu çok güzel yapıp üretim tesislerine ücretsiz risk mühendisliği hizmeti veriliyor. Böyle bir şey dünyada olmaz. Ama “Bu önlemleri alıyorsam niye sigorta yaptırıyorum” diyen müşteriler de olabiliyor. Sigorta bir önlem değildir, beklenmedik bir hasarı karşılayan bir araçtır. Bunu anlatabilmek lazım.

Sigortayla ilgili müşteri şikayetlerine baktığımızda hasarla ilgili değil, genelde destek hizmetlerinde yoğunlaştığını görüyoruz. Bu şikayetlerin sigortayla alakası yok aslında. Çünkü baştan her şeyi yaparız demişiz. Bu yüzden sektör zarar görüyor. Hizmetlerimizi, riskleri anlatarak vermemiz gerekiyor.

Kurumsal müşterilerde gördüğümüz bazı eksik alanlar var. Bazen sigorta koruması altında olduğunu düşünüyor ama ne aldığını tam olarak bilmiyor. Müşterinin neyin ödenmeyeceğini bilmesi lazım. Biz sektör olarak hep sigortanın nasıl ödeneceğini anlattık. Ama asıl, neyi karşılamayacağımızı anlatmalıyız. Bir arabada neyin ödenmeyeceğini ya da bir fabrika yandığında muafiyetin ne olduğunu müşterinin bilmesi lazım.

Steel Brokerlik olarak dijital altyapıya ve insan kaynağı çok önemsiyoruz. Bu alanlarda kaliteden taviz vermeyeceğiz. Bugün insan kaynağı, şirketler için en büyük problemlerden biri durumunda.

Haklısınız. PwC’nin CEO’lar arasında yaptığı araştırmaya göre de ülkemizde işgücü/yetenek başlığı en büyük zorluklardan biri olarak öne çıkıyor…

Hakikaten de işgücü yeteneği en önemli faktör şirketler için. Herkes dijitalleşelim diyor, altyapıyı ona göre yapalım diyor ama bu konuda çalışanlara gereken önem verilmiyor. Biz Steel Brokerlik olarak mutlu çalışan mottosuyla ortaya çıktık. Çalışanlarımız mutlu olmazsa müşterimizi de mutlu edemeyeceğimizi düşünüyoruz. Bunu geçmiş tecrübelerime dayanarak söylüyorum. Meslek serüvenimizde “Ben olsaydım öyle yapmazdım” diye düşündüğümüz noktalar bize ışık tutuyor. Ne yapacağımızı planlarken belki yolda bazı aksaklıklarla karşılaşabiliriz ama biz ne yapmayacağımızı çok iyi biliyoruz.

Neler yapacaksınız peki öncelikle?

Planımızı üç yıl sonra kâr etmek üzere yaptık. Tüm bütçe programımız buna göre hazırlandı. İlk üç yılda insan kaynakları başta olmak üzere işimize yatırım yapacağız. Sektörün bütün paydaşlarıyla birlikte daha iyiye nasıl ulaşacağımızı düşünerek hareket edeceğiz. Sınırımızı ve haddimizi biliyoruz. İşin kuralını koyanlar sigorta şirketleridir, aracılar da bu kurala göre ürün satmaya çalışır. Biz de yeni bir ürün fırsatı gördüğümüzde şirketlere kendimizi anlatmaya ve sektöre katkı sağlamaya çalışacağız.

“İyi yetişmiş gençleri sektöre kazandırmalıyız”

İyi yetişmiş gençler sigortacı olacağım demeli. Biz sektöre sahip olması gereken itibarı kazandırmalıyız. Başka iş bulamayanlar sigortacı olmaya heveslenmemeli. Steel Brokerlik olarak sigortacılık mezunlarına şirkette yer vermeye çalışacağız. Ayrıca kadınlara pozitif ayrımcılık yapacağız. Kadının olduğu yerde düzen olduğuna inanıyoruz. Bunun yanı sıra sigortacılık bölümlerinden çıkan gençlere staj bakımından destek vereceğiz. Öncelikle kendi mezun olduğum İstanbul Üniversitesi, sonra da diğer üniversitelerin sigortacılık bölümleri ilgi alanımızda olacak. Bölgesel yapılanmamız da olacak. Türkiye’nin farklı yerlerindeki sigortacılık öğrencilerinin buralarda zorunlu staj yapmalarına yardımcı olacağız.

Örneğin 9 bölge değil de 20 şube müdürlüğü kurarak daha fazla kurumsal müşteriye hizmet vereceğiz. Bireysel sigortalı dalında da olacağız elbette ama odak noktamız kurumsal müşteriler olacak. Bana göre bir apartman yöneticisinin ya da bir fabrika yöneticisinin asansör sorumluluk sigortasını bilmesi gerekir. Ama bunlar atlanabiliyor. Biz bu konulara yoğunlaşmak istiyoruz. Ayrıca inanç gereği sigortadan uzak duran hiç de küçük olmayan bir kesim de var. Bu konuda yaptığım araştırmalar sonucunda, 10 milyon dolarlık yatırım yapan bir firmanın fabrika yanarsa tekrar yapabilmek için kenara bir o kadar para ayırdığını bile gördüm. Doğru iletişimle anlatılırsa katılım sigortacılığının ülkemizde çığır açacağına inanıyorum.

Broker-acente işbirliği

Biz broker-acente çekişmesine de son vereceğiz. Memleketim olan Trabzon’un yemeklerinden örnek verecek olursam, bu ikisi arasında anca muhlama ve kuymak kadar fark var. Hepimiz kaliteli hizmet vererek sigortacılığı geliştirmek için çalışıyoruz. Acentelerimizle birlikte koasürans yapabiliriz. Herkes her işi yapamaz çünkü. Bu yüzden sigorta aracılığında ileride ayrışma olacağına da inanıyorum. Bir aracının sağlık kası iyidir, diğerini yangın kası… Bu iki aracı işbirliği yapabilir. Biz belki de Türkiye’de denenmemiş brokerla acente arasında koasürans sistemi kurabiliriz. Acente rakip değil, beraber hareket edebileceğimiz bir konumda olacak bizim için. Acentelerle yıllardır kurduğumuz sevgi bağını bozmayacağız. Bu bağı birlikte üretime çevirmek için çalışacağız.

Hangi branşlara odaklanacaksınız?

Alacak, kefalet, sorumluluk sigortaları gibi branşlar bizim yoğunlaşacağımız alanlar arasında olacak. İşveren sorumluluk öğrenilmeye başlandı ama emniyeti suistimal çok az biliniyor. Biz bu konularda bilgilendireceğiz müşterilerimizi. Komisyoncu gözüyle değil, yatırımcı gözüyle yaklaşacağız. Gerçek bir brokerlik yapmak için yola çıktık, ekibi de o şekilde kurduk. Kendimizi müşterimiz olan sermayedarın yerine koyarak danışmanlık desteği vereceğiz.

Bunların yanı sıra BES ve hayatta da etkin olacağız. Bu alanlarda çok fazla aracı yok, daha çok bankalar faaliyet gösteriyor. Ben BES ve hayata inanan bir sigortacıyım. Bireysel emeklilikte hiçbir ülkede olmayan %30’luk devlet katkısı çok önemli.

BES’te yaşa takılmak yok!

Bir de şu konuya dikkat çekmek istiyorum: 18 yaş altı bugün çok gündemde, çok da başarılı ama bizim 56 yaş üstünü de göz ardı etmememiz lazım. Çünkü 56 yaşından sonra birçok kişi BES’e giremeyeceğini düşünüyor. Ama herkes BES’e girebilir. 50 yaşın üstündekilere ikinci emekliliğin de bizden olsun diye gidebiliriz. Bugün emeklilik bekleyen EYT’liler için çok rahatlıkla bir ürün çıkartılabilir. “BES’te yaşa takılmak yok” diyerek EYT’liye özel ikinci emeklilik kampanyası yapılabilir. İşte biz bu tür farklılıklar yaratarak iş yapacağız.

“Yatırımcı önce sigortacıya gitmeli”

Bir şirket kurulmadan önce muhasebecisi oluyor, avukatı oluyor başka uzmanlar oluyor ama sigortacı olmuyor. Bir yatırımcının ilk önce sigortacıya gitmesi lazım. Çünkü sigorta sektörü prosedür gereği ücretsiz risk mühendisliği yapıyor. Türkiye’nin bütün yatırımları birinci derece deprem bölgesinde. Bir deprem olduğunda, Allah korusun, tüm yatırımlar çökme riskiyle karşı karşıya kalabilir. Sigorta bir maliyet unsurudur, masraf değildir. Bir bardağı üretirken bile sigortayı da hesaba katmak gerekir. Bunu ülkemizdeki büyük kurumsal şirketler yapıyor, önce sigortaya bakıyorlar. Bizimse bunu genele yayabilmemiz gerekiyor.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Sosyal medya bildiğiniz gibi günümüzün önemli iletişim yöntemi. Biz de bu alanda aktif olacağız ancak bizim sosyal medya hesaplarımızda %20 indirim var, %30 indirim var türünden paylaşımlar göremeyeceksiniz. Toplumu yakından ilgilendiren konulara işaret eden paylaşımlar yapacağız. Örneğin iklim değişikliği üzerine paylaşımlarda bulunacağız.

Steel olarak 7/24 ulaşılır bir şirket olacağız. Müşteri şikayeti dinleme sistemimiz olacak. Anlamak için, öğrenmek için önce dinlememiz gerekiyor.

Önce sigorta, sonra reasürans brokerliği

Öncelikle en güçlü kasımız olan sigorta acenteliğiyle işe koyulup üç yıl sonra da reasürans brokerliğine başlayacağız. Benim reasürans geçmişim de var, bildiğiniz gibi. Günümüzde reasürans piyasaları daralmış durumda. Ülkemizde bu riskler görülerek Türk Reasürans kuruldu. Bu yüzden sigortalanabilecek risklerin sigortasız kalabileceğini ben zannetmiyorum. Ülkemizin 100’üncü yılında 100 yılı aşkın geçmişi olan bir sektörde kapasite sorunu yaşanmaz. Evet, reasürans piyasaları biraz zorlaşmış olabilir, eskiden A+ şirketlerden kapasite bulunurken şimdi B’lerde C’lerde bulunuyor belki ama Türk Re ve Milli Re’nin olduğu bir ortamda kapasite bulunamayacağını zannetmiyorum. Ancak önlem almayan şirketlerin sigorta bulamama sorunu olabilir. Bu yüzden öncelikle riskleri önlemek için çalışma yapmak lazım. Biz de müşterilere bu noktada destek vereceğiz.

Her müşteriye sigorta yapmayacağız. Bazı prensiplerimiz olacak, mesela sigara fabrikasını sigortalamayı düşünmüyoruz. Bir iş yaparken toplum yararını öncelik olarak koyuyoruz, her şeyin para kazanmak olmadığını düşünüyoruz. Sürdürülebilirliğe duyarlı olacağız.