Röportaj- Cenk Tabakoğlu: Teknoloji devlerinin gözü Lumnion’da

Yaklaşık üç yıl önce faaliyete başlayan Lumnion bugün Almanya’da kurduğu şirket vasıtasıyla SAP ve Amazon gibi devlerle işbirliğine gidiyor, Sabancı Holding ile birlikte birçok farklı şirketten yatırım alıyor. 744’üncü sayımız için mikrofon uzattığımız Lumnion CEO’su Cenk Tabakoğlu, yerli şirketlerin küresel başarıya ulaşacağına her zaman inandıklarını söyleyerek, “Lumnion’un hedefi baştan bu yana yurtdışı pazarlarda rekabet edebilmek olarak kurgulandı. Gelinen noktada sigorta fiyatlaması alanında dünyadaki beş şirketten biri haline geldik. Bu yıl Almanya’daki iş birliklerimizi güçlendirdikten sonra Dach Bölgesi (Almanca konuşulan ülkeler), Amerika, Uzak Doğu ve Ortadoğu’da da sigorta fiyatlamasında adından söz ettiren bir teknoloji şirketi olmayı hedefliyoruz” dedi.

Röportaj: Birant Yıldız

Cenk Bey Lumnion üç yılda kendinden küresel alanda söz ettirmeye başladı. Kısa denebilecek bu zaman zarfında bunu nasıl başardığınızdan bahsederek başlayalım mı?

Dünyada bizim yaptığımız işi yapan beş şirket var. İsrail, İngiliz, Amerikan, Fransız şirketleri arasında en yeni ve gelişmeye açık şirket biziz. Ancak bu arada, birazdan anlatacağım Almanya’daki yatırımımızdan ötürü Almanlar da bizi kendi şirketleri olarak görebiliyor. Küresel rakiplerimize sorunca Lumnion’u rakipleri arasında sayıyorlar artık. Bence bu, Türkiye için de gurur verici.

Faaliyet gösterdiğimiz alan sigorta teknolojileri dünyasının en niş alanı olan fiyatlama. Sigortacılığın kalbinde yer alan ve odağında teknoloji olan bir alan. Buradan dünyadaki rakiplere meydan okuyabiliyoruz. Bu anlamda da çok keyifli.

Bizim işimiz dinamik. Platformumuz üzerindeki modüllerimizde sürekli yeni bir sürüm oluyor. Biz bu işi sadece Türkiye için kurmadığımızdan, teknolojiyi çok iyi takip edip yeniliklerden hızla faydalanmak kritik bizim için. Rakiplere baktığımızda da teknoloji bakımından fiyatlama alanında en öndeki şirketi olduğumuzu görüyoruz. Yurtdışında bazı işlerin bize gelmesinin sebebi de bu. Büyük verinin kaynağından alınarak platformlarda işlenmesi bizim ana stratejimiz. Bizim becerimiz onu doğru işleyip kullanılır hale getirmek. Bu anlamda rakiplerden öndeyiz. Bu yüzden verinin büyümesi bize avantaj yaratıyor.

Tabakoğlu, Birant Yıldız’ın sorularını yanıtladı.

Hem sigorta hem de sigortayı etkileyen insanın hayatına dair veri artık çok fazla. Bunları işleyip kullanılır hale getirmek bundan sonra daha da kritik olacak. Örneğin otonom araçlarla kasko muhtemelen değişecek; mikromobilite araçlarının sigortalanması, dijital kimliklerin sigortalanması lazım. Sigortacılık da evrilecek ve biz de bu evrime uyum sağlayacağız.

Insurtech alanında öncü olduğumuz sanırım sektörde de kabul ediliyordur.  Ama insurtech tanımına da dikkat etmek lazım. Yurtdışında Lemonade gibi yeni nesil bir sigorta şirketine de insurtech denebiliyor. Bizse teknolojiyi sigortacılık sektörü için kullanan bir teknoloji şirketiyiz. Yarın başka bir sektör için de kullanabiliriz. Bizim baştan bu yana hedefimiz global olarak bu işi yapan en iyi firma olmaktı. Bu adımları da hızla atıyoruz.

Aldığınız yatırım ve yeni global işbirliklerinizden de bahseder misiniz?

Türkiye’de iyi yatırımlar aldık, en büyük yatırımcılardan biri de Sabancı’nın bir fonu. Yurtdışında da devam eden süreçler var. Almanya’da tamamı Lumnion AŞ’ye ait, Köln ve Münih’te ofisi olan Lumnion GmbH unvanlı şirketimiz var. Alman pazarına ve oradan da global pazarlara açılmak için 1 yıldır çalışıyoruz. Almanya’da hükümetin desteklediği iki sigortacılık hub’ı var. Münih’tekinde on şirket arasına girdik. Orada hem sigorta hem de teknoloji şirketleri işbirliği yapmak için bize geldiler. Bir de Köln’de InsurLab Germany var ve oranın da hızlandırma programı arasına seçilip mezun olduk. Bu iki sigortacılık teknoloji hubının da partneriyiz. Dünyanın en büyük üç yazılım şirketinden biri olan SAP ile anlaşmaya vardık. İlişki tamamen Almanya’da kuruldu.. SAP genelde Amerikan sanılır ama değil, Alman şirketi. Bir senelik görüşmelerimiz sonunda sigortacılık dikeyinde bir program başlattılar. Sözleşmesi imzalandı, bizim ürünümüzün yurtdışında satış ve pazarlamasını yapacaklar. SAP’ın globalde bu şekilde anlaştığı tek şirketiz. Almanya’da 200 hedef şirkete gidip Lumnion ürününün satış ve pazarlamasını yapacaklar. Teknik destekleri biz veriyoruz. Ayrıca SAP’ın ana sistemine ürünlerimizi entegre olarak yerleştiriyoruz. Siz bugün SAP ana sistemini Almanya’da kullanıyorsanız, bizim ürünler entegre olarak birlikte geliyor. Bu, teknolojimizin ne kadar önde olduğunun da bir göstergesi. Kendilerine çok uygun bir partner olduğumuzu düşündükleri için bizi seçtiler.

Almanya’daki şirketimizi büyüteceğiz, burada yeni bir yatırım sürecindeyiz. Akabinde ekibi güçlendirip bundan sonraki yatırım turlarımız için yüzümüzü Almanya dışına çevireceğiz. Almanya’dan sonra Amerika, Uzakdoğu ve Ortadoğu’ya da ulaşmayı hedefliyoruz.

Amazon ile bulutta işbirliği

AWS’le (Amazon Web Service) de bir işbirliğimiz var. Bu işbirliği de diğerleri gibi Almanya’da kuruldu. Onlar da, SAP gibi, bizim yaptığımız işi bir fırsat olarak görüyor. Biz bulut teknolojisini bilgisayar gücüyle çok daha stratejik bir yere götürüp, otonom underwriting aşamasına doğru çekmek istiyoruz. Aktüeryanın her şeyi modelleyen, kontrol eden, veriyi hazırlayan, her işin içinde olan rolünü, teknolojinin gücüyle, daha stratejik kararlar alan bir noktaya götüreceğiz. Aktüerlerin, operasyondan ziyade, yaptığı işe odaklanmalarını sağlıyoruz. AWS ile de bu konuda işbirliğimiz var. Bizim altyapımız buna hazır ancak sigorta endüstrisi küresel anlamda buna hazır mı, emin değilim. Ancak, zaman içinde, bildiğimiz fiyatlama kalmayacak. Bugün yurtdışında bulutun bu alanda mükemmel işlediğini henüz söyleyemeyiz ama bu noktaya şirketleri ilk geçiren de herhalde biz oluruz. Türkiye’den çıkan bir şirketin bu vizyonla bunları yapması bazen ilginç geliyor insanlara.

Bizim ürünlerimizin kullanımı çok kolay. Çünkü teknolojiyi ürünlerin kullanımını basitleştirmek için kullanıyoruz. Ekibimizdeki data scientist ve aktüerlerin çalışmalarını bir potada eritip aktüerlere dost platformlar geliştiriyoruz. Sadece Türkiye’den değil, yurtdışından da çok pozitif tepkiler alıyoruz. Halihazırda herkesin kullanıp alıştığı bir platform olsa da bizim çözümleri kullanıp ne kadar kolay olduğunu gördüklerinde geçiş süreci hızlı oluyor.

Yurtdışındaki müşteri ağırlığınız hangi oranda?

Müşterilerimizin yüzde 90’ı Türkiye’de. Bu sene ise bizim yurtdışına açılma senemiz. SAP ile işbirliğimiz bu çeyrekle beraber hayata geçiyor. Yaza kadar yeni müşterilere gideceğiz. Almanya’da sigortacılık konservatif bir sektör. Asırlık şirketlerin alışkanlıklarını değiştirmek kolay değil ama SAP ile beraber beş alman şirketle sene sonun kadar işe başlamayı hedefliyoruz. Türkiye’de daha uygun fiyatlarla ürünlerimizi sunuyoruz. Gelirden ziyade herkesin bizi kullanmasını istiyoruz, çünkü burası bizim kendi sahamız. Gelirleri de arttırmak önemli ve yurtdışında bunu başaracağımızı düşünüyoruz. Almanya’daki faaliyetlerimizle Türkiye-Almanya arasındaki gelir oranımızı dengeleyip sonraki sene de yurtdışı lehine yüzde 60’ı ulaştıracağımızı düşünüyoruz. Ondan sonra ABD ve Uzakdoğu’ya giderek global bir penetrasyona doğru ulaşma arzumuz var. Heyecanlı bir üç sene bizi bekliyor.

Hukukun üstünlüğü beyin göçünü engeller

Ülkede her türlü beceri ve insan kaynağı var. Fakat maalesef bir kısmı göç ediyor. Ülkede hukuk gibi bazı konuların tesis edilmesi lazım ki bizim gibi daha çok şirket çıksın. Bu iş sermaye işi ve yerelde yatırım için kaynaklarımız kısıtlı. Dış sermayenin ülkeye gelmesi için ise hukukun üstlüğünün iyi bir noktada olması lazım. Bizim gibi bazı şirketler yurtdışında da şirket kuruyor ve yatırımları orada alma durumunda kalıyorlar. Çünkü birçok yabancı fon Türkiye’ye yatırım yapmıyor. AB hukuk sistemine dahil olmanız bekleniyor. Yurtdışına doğru gitmek bizlerin isteği değil ama o tarafa doğru yönlenmek durumunda kalıyor şirketler.

Peki Cenk Bey sigorta sektörüne de gelelim biraz. Sigorta şirketi genel müdürlüğü yapmış bir girişimci olarak sektör size nasıl görünüyor?

Sigortacılık ateşten bir gömlek diyebilirim, devamlı bir mücadele halinde geçiyor. Türkiye’de çok zor sigortacılık. Bu yüzden sektördeki arkadaşlarımızı takdir ediyorum. Hem ekonomik durumun etkisiyle hem de trafik sigortasında alınan kararlar gibi yasal düzenlemeler sonucunda çok hızlı değişiklikler oluyor Türk sigorta sektöründe. Kendi tecrübemden de söyleyebilirim ki sektörde günlük yangınları söndürmekten stratejik alanlara ve teknolojik çözümlere odaklanamıyor kimse.

Çözümlerimizi aktarmak için gittiğimizde, genellikle kimsenin bunu görecek, düşünecek zamanı olmadığını görüyoruz. Halbuki Türk sigortacılığında insan kaynağının gücü çok üst düzeyde. Ama bir sabah kalkıyorsunuz, yönetmelik değişmiş ya da AYM’nin kararıyla geçmişle ilgili yükümlüleriniz ortaya çıkmış. Böyle olunca yenilikçi kalabilmek ve farklı alanlara odaklanabilmek zor oluyor. Belki farklı ekipler kurarak teknolojik alanlara odaklanmak gerekir.

Sigortacılıktaki tüm tarafları mutlu etmenin yolu

Otoriteye de bu konuda görev düşüyor bence. Bugün kaskoda bile 5 bin liradan 100 bin liraya kadar farklı fiyat teklifleri gelebiliyor. Bunlardan hangisi doğru fiyat? Burada bazı yeni oyuncular pazar payı kaygısıyla yanlış fiyatlama yaparak doğru olanları da bozabiliyor. Tarifenin otoriteye raporlanması, düzgün modellemeden emin olunması kritik önemde. Taban-tavan fiyatı koymak yerine işin teknik olarak doğru yapıldığından emin olmak bence daha kritik. Yurtdışında da çoğu zaman tarifenizi düzenleyici otoriteye gönderiyorsunuz. Nasıl bir tarifeyle risk seçimi yaptığınız önemli çünkü. Kaskoda bu kolayca yapılabilir. Yani buna, serbest piyasa ama piyasanın doğru işleyişinden emin olmak da diyebiliriz. Böyle yapılırsa şirketler de rahatlar ve iş daha sağlıklı yürütülür, tüm tarafların mutlu olduğu noktaya gidilebilir. Aksi halde işini düzgün yapanlar da zorlanıyor.

Örneğin SBM gibi iyi bir yapı var. Almanya dahil, yurtdışında bu kadar iyi işleyen, verinin konsolide olduğu yapılar olmayabiliyor. Onu iyi kullandırmak lazım şirketlere. Burada avantajımız olduğunu düşünüyorum. Sektörün de işbirliği yapması lazım. İTÜ Çekirdek ve Yıldız Teknik’te sektör şirketlerini görüyoruz ama çok az şirket destekliyor ve bu destek belli seviyede kalıyor. Girişimcilerin şirketlerle iş yapar hale gelmesi gerekiyor. Yatırım bulmak kolay ama sigorta şirketiyle çalışarak ürün geliştirmek daha önemli. İTÜ Çekirdek’ten biz de faydalandık ve bu bizim hayatımızı kolaylaştırdı.

Girişimci arkadaşlara ben de yol göstermeye çalışıyorum. Sigorta şirketlerinin girişimcilerin elinden tutup sigortacılıkta bu işin nasıl yapılacağını öğretmesi lazım. Bu, yurtdışında böyle ve bizde de bu yöne doğru gitmesi gerekir. Biz de desteğe hazırız. Üniversitelerin, devletin ve yatırımcıların olduğu yapılarda buluşmak lazım.

Son olarak, insurtech dünyasında neler yaşandığını takip ettiğiniz kadarıyla aktarabilir misiniz?

Insurtech pazar büyüklüğünün 2028 yılına kadar 60 milyar doları aşması bekleniyor. 2019’da 37 milyar dolar olan sigortacılıktaki yapay zeka harcamalarının ise 2023’te 97,9 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Dünyadaki insurtech merkezleri ele alındığında 3 ülke ön plana çıkıyor:
•ABD, rekabetçi pazarı ve girişimci ruhu sayesinde birçoğu başarıya ulaşmış 1.370 insurtech ile küresel insurtech pazarından alınan payın yüzde 44’ünü elinde tutuyor.
•İngiltere, 313 sigorta şirketiyle insurtech inovasyonu için ikinci sıcak nokta. Büyük çoğunluğu dünyada en fazla sayıda insurtech’e sahip olma rekorunu elinde tutan Londra’da bulunuyor
•    Almanya’da ise 130 insurtech faaliyet gösteriyor. Türkiye’de insurtech alanında ise 93 şirket hizmet veriyor. Araştırma şirketi FT Partners tarafından yayınlanan “2021 Insurtech” raporuna göre ABD dışındaki insurtech sayısı artış eğiliminde. Öyle ki, 2020 yılında gerçekleşen yatırım tutarının %52’si ABD dışındaki insurtech’lere yapılmış durumda. 2019’daki %43’lük orana bakıldığında, insurtech ekosisteminin ABD pazarının ötesinde de güç kazandığı görülüyor. Türkiye’de ise dünyadaki trende kıyasla insurtech sayısının halen az olduğu göze çarpıyor.

Sağlık sigortacılığı fiyatlamasında küresel öncü

Sağlık sigortacılığında kendimiz için bir alan olabileceğini başlarda bilmiyorduk. Dünyada da rakiplerimizin sağlıkta pek faaliyeti yoktu. Ama gördük ki bizim makine öğrenmesinde ve modellemedeki çözümlerimiz sağlık alanında çok iyi sonuç veriyor. Sağlık sigortası böylelikle önümüzde stratejik bir alan olarak açıldı. Bu alanda global olarak tek çözüm bizim platformumuz. Orada da çok hızlı ilerleyeceğimizi öngörüyoruz. SAP ile birlikte bu alanda bir süre tek oyuncu olabiliriz.

Cenk Tabakoğlu- Banka yöneticiliğinden küresel girişimciliğe

Toplamda 10 seneye yaklaştı sigorta serüvenim. Bulunduğum her şirkette girişimci ruhuyla çalıştım. Citi’de başladı, ING Bank’ta girişimci ruhuyla devam ettim. Yenilikçi ve farklı işler yapmama, çalıştığım şirketler de fırsat verdi, yani şanslıydım diyebilirim. 35 yaşında ING Bank’ta genel müdür yardımcısı oldum. Öğrenmek çok önemli benim için. Öğrenme bittiğinde çalıştığım yerdeki keyif de azalıyor. Sigortacılık da öğrenmek istediğim bir alandı ve keyif aldım. Genel müdürü olduğum şirkette hissedarlığım da vardı. Aslında girişimciliğe geçişin ön adımı da denebilir buna. Orada beş sene sektörü öğrendim. Girişimci ruhuyla global çapta iş yapma isteğim olduğundan, Türkiye’den çıkacak bir girişimin yurtdışındakilerden iyi olabileceğine hep inandım. İnsan kaynakları, bilgi birikimi buna müsaitti çünkü. Önemli olan fırsat bulabilmekti. Bu bir meydan okuma. Fırsatı bulunca üç yılda geldiğimiz yer malum. Dünyada yapay zekayla sigorta fiyatlaması yapan sayılı şirketler arasına girdik.