Ana Sigorta CFO’su Canan Yılmaz: Hedef çalışan memnuniyetinde zirveye çıkmak

Zorlu ekonomik koşullarda sigorta şirketlerinin finans fonksiyonu nasıl yönettiğini konuşmak amacıyla Ana Sigorta CFO’su Canan Yılmaz’ın kapısını çaldık ancak sohbetimiz kendiliğinden insan kaynaklarına döndü. Ana Sigorta’nın insan kaynakları departmanının da üst yöneticisi olan Yılmaz, odağında insan olan bu departmanı o kadar sevip benimsemiş ki, finansa ancak röportajın sonunda yer ayırabildik.

 

Ana Sigorta’nın yeni nesil bir perspektifle insana yaklaştığını söyleyen Yılmaz, yetenekli çalışanı nerede olursa olsun şirkete dahil etmek için duvarlardan oluşan sınırları kaldırdıklarını söyledi. Yılmaz, en iyi işveren ödülünü alma konusunda ise ısrarlı olduklarının altını çizdi.

Röportaj: Birant Yıldız

Canan Hanım Ana Sigorta sektörün genç şirketlerinden biri. Başlangıç hikayenizi dinleyerek başlayalım mı?

Şirkete kuruluş aşamasında gelen genel müdür yardımcılarından biriyim. Kuruluş hikayesi olan bir şirkette çalışmak ve başarılarına ortak olmak fikri cazip geldi ve 1 Aralık 2020’de başladım. Genel Müdürümüz Arda Tuncay da Kasım 2020’de başlamıştı. Uzun yıllar Groupama’da birlikte çalışmıştık kendisiyle. Ana Sigorta’ya ilk geldiğimizde şirkette 8 kişiydik… Pandemi dönemindeki zorlu koşullardan bir yıl sonra 2021 yılını 47 kişiyle, 2022 yılını 83 kişiyle bitirdik; şimdi 109 kişi olarak büyüyen bir şirket haline geldik.

Sermayedarımızın tecrübesi de olduğu için oto ağırlıklı ama geleneksel sigortacılığın dışına çıkmayı hedefleyen bir şirket olarak, 2021 Nisan’da üretime geçtik. Yani şirketi 4-5 ayda müşterilerine ürün ve hizmet sunabilir hale getirdik; muazzam bir deneyimdi. Üretimimiz arttı, çalışan sayımız hızlı bir artış gösterdi ve bana sorarsanız biz 2,5 yıldır aktif olan bir şirket gibi değil, süreç ve sistemlerini tasarlayıp sürekli iyileştiren 20 yıldır faaliyet gösteren köklü şirketler gibiyiz.

Geleneksel sigortacılığın dışına nasıl çıkacaksınız?

Sermayedarımız Kantürk Öztürk’ün de tecrübesinden faydalanarak, kendi anlaşmalı servislerimizi ve asistans şirketimiz gibi tamamlayıcı öğelerle entegre bir “sigortacılık ekosistemi”ni kurmak istiyoruz. Kendisinin sigorta şirketleri ile hasar hizmeti ayağında 30 yıla yakın sektör tecrübesi var. “Acente-Çalışan-Sigortalılar” üçgeninde, “Ana Akademi” hedefiyle kurulmuş bir şirketiz. Otoda yenilikçi ürünlerle de faaliyet gösteriyoruz. Sigorta sektöründe olmayan “Tastamam Kasko” ürünü bunun iyi bir örneği. Araç satış firmaları benzerlerini yapıyor ama hem sigortanın hem de aracın geri alım imkanının olduğu ve ayrıca mekanik arızayı garanti eden tek ürün Ana Sigorta’ya ait. Bu sene Nisan ayında lansmanını yaptık ve Şirketin bilinirliğinin daha da fazlalaşmasıyla ürünümüz daha da geniş kitlelere ulaşacak. Müşterilerin sigorta ve bunun etrafında gelişen tüm ihtiyaçlarına çözüm olabilecek yenilikçi ürünler geliştirerek, hızlı ve esnek çözümler sunarak farklılaşmayı hedefliyoruz.

“Haftada en az iki gün uzaktan çalışma imkânı sunuyoruz”

Pandemide kurulmuş bir Şirket olarak evden çalışma ile hayatımıza başladık ve zaman içerisinde hibrit çalışma şekline döndük. Uzaktan çalışmayı uygulama konusunda hiç tereddüt etmedik, her şey normale döndükten sonra hatta bunu bir seviye daha yukarıya taşıyıp şehir dışından çalışma imkanı da getirdik. Ekonomik koşullar ve deprem gerçeği nedeniyle İstanbul dışına yerleşmek isteyen arkadaşlarımız oldu. Biz de onları destekledik. Bugün genel müdürlük çalışanı olup Çanakkale, İzmir, Ankara ve Karabük gibi illerde ikamet eden arkadaşlarımız mevcut. Ofise gelme gün zorunluluğumuz yok, her gün ofiste çalışmak isteyen de var, her gün evden çalışmak isteyen de. Karar alırken çalışanların tercihlerini mümkün olabildiği kadar göz önüne alarak hareket etmeye önem veriyoruz.

Esnek çalışma düzenini kişilere bırakmak aynı zamanda onlara duyulan güvenin de bir göstergesi aslında. İstanbul’da trafikte çok zaman kaybedildiğinden çalışma saatlerinde esneklik gerekiyor. Çalışma arkadaşlarımız kıta değiştirecekse çıkış saatini trafik durumuna göre ayarlıyor, kim kaç saat internete bağlanmış, çevrim içi mi, değil mi gibi eskide kalmış uygulamalara başvurmuyoruz. Verimliliği yapılan iş üzerinden değerlendirip ölçüyoruz. Karşılıklı güven, motivasyonu da ciddi biçimde arttırıyor. İş görüşmelerinde birçok aday uzaktan çalışmayı soruyor. Önemli bir tercih sebebi haline geldi. Biz de yetenekli personeli bulunca hangi şehirde oturduğuna bakmıyoruz. Tabii zaman zaman bir araya gelecek etkinlikler düzenliyoruz, sadece şirket içi iletişim araçlarını değil sosyal medyada Instagram hesabımızı da kullanarak tüm arkadaşlarımızla etkileşimimizi artırmaya gayret ediyoruz. Şehir dışında ikamet eden arkadaşlarımızın Genel Müdürlük’e seyahat etmeleri gerektiğinde otelde konaklıyorlar, otel yerine yakınının evinde kalanlara da belirlediğimiz limitler dahilinde harcırah veriyoruz.

“Çeşitliliği ortak noktada buluşturmak”

Her insan birbirinden farklı; istek, beklentiler, kendini ifade etme biçimleri farklı. Biz de Ana Sigorta çatısı altında ortak değerler yaratmaya çalışıyoruz. Farklı kültürel alışkanlıklarımız olabilir. Biz burada ortak değerlerde buluşmayı amaçlıyoruz. İnsan odaklı iş yapmaya çalışıp tüm çalışma arkadaşlarımızdan öğreniyoruz. Her bir çalışanımız çeşitlilik oluşturuyor ve biz çeşitliliği ortak noktada buluşturup iyi sonuçlar elde etmeyi hedefliyoruz.

Pandemi felaketinin olumlu yansıması diyebiliriz belki de…

Pandemi sonrası yakın zamanda bir de deprem felaketi yaşadık. Kahramanmaraş depreminden sonra iş sürekliliği planlarımızı güncellerken olası İstanbul depremini düşünerek aksiyonlar aldık.  İTÜ’yle başlatmış olduğumuz deprem risk analizi çalışmasıyla yalnızca sigortalılarımızın değil çalışanlarımızın da ikamet ettikleri binaların risk durumunu tespit edeceğiz ve yüksek riskli yerlerde yaşayan çalışanlarımıza destekte bulunacağız.  Olası bir depremde herkesin İstanbul’da olması bir risk, bu yüzden de uzaktan, farklı illerden çalışmayı destekliyoruz.

Pandemiyle birlikte, çalışanları elde tutmanın önemi ortaya çıktı. Rekor enflasyonist ortamda çalışmaya başladık ve alım gücü çok düştü. Ücretlerin genel dengesi bozuldu. Sürekli artış yapmaya çalışsanız da bunu karşılamak kolay değil. Biraz daha toplam refah seviyesine odaklanmaya çalışıyoruz. Yetersiz kalan ücret seviyesini iki kere ara artışlarla düzenledik. Ayrıca çalışanlar eskisine oranla yan haklara, sosyal haklara ve esnekliğe daha fazla önem veriyor. Kişilerin kendilerinin seçebileceği paket dahilinde sunmuş olduğumuz yan hakları esnetebilecekleri bir platform üzerinde çalışıyoruz, yıl sonundan önce uygulamaya alacağız. Evden çalışma için aylık internet yardımı yapıyoruz. Dil tazminatını hayata geçirdik. Lokal bir şirket olsak da çalışanlarımızı yabancı dillerini geliştirme yönünde teşvik ediyoruz, bilgi kaynaklarının çoğu yabancı dilde çünkü.

En önemli menfaat çalışma kolaylığı

Bire bir insan kaynakları (İK) görüşmelerinde çok fazla dinliyoruz çalışma arkadaşlarımızı. Son görüşmede yemek yardımının düşük kaldığını söylediler ve biz de beklentilerini dikkate alarak yeniden düzenledik. İnternet yardımını da tekrar gözden geçirdik. Ben birkaç yerde ülke müdürü olarak da çalıştım. Şunu söyleyebilirim ki insanların karakteri farklı olsa da ihtiyaçlar, uygulamalar, yapılanlar çok benziyor. En çok öne çıkan konu, yetkin çalışanların kendi başına karar ve inisiyatif alma konusunda teşvik edilmek istemeleri. Biz de projeleri çevik çalışma mantığıyla yönetiyoruz. Projeyi kendileri yürütüp sonunda bize sonucu gösteriyorlar. Ana Sigorta’da iş yapmak kolay, çalışanlara sağladığımız en önemli menfaatlerden birinin de bu kolaylık olduğunu söyleyebilirim. Karar alma hızı, insan odaklılık, ofis dışı çalışma, esnek çalışma, bunun için yöneticiden başka bir yöneticiye başvurmaya gerek olmaması daha güven esaslı çalışmayı beraberinde getiriyor.

Ana Akademi demiştiniz, biraz detaylarından bahseder misiniz?

Ana Akademi Kantürk Bey’in başlangıçtaki hayali. Bu hayalin bir parçası olan çalışanlarla ilgili kısmında E-nocta çevrimiçi eğitim platformunu kullanıyoruz. Eğitimlere katılım zorunlu değil, gönüllülük esasıyla ilerliyor. Yetkinlikleri destekleyecek eğitim paketleri düzenliyoruz. Kişiler kendileri seçiyor, biz de gelişimlerini takip ediyoruz. Sadece sigortacılık değil, yeni dünyaya hazırlık ve trendlerle uyumlu oldukça zengin içerikler de var.

Canan Yılmaz, Birant Yıldız’ın insan kaynakları ve finansla ilgili sorularını yanıtladı.

Sanatsal çalışmalar

Buart Sanat Atölyesi’yle sponsorluk anlaşmamız var. Çok değerli hocalarla çalışıyoruz. Mario Levi’yle kitap günleri var örneğin. Halil İnalcık’ın öğrencisi Prof. Dr. Özlem Kumrular’dan tarih ve İstanbul gezileri üzerine dersler aldık. Konuları da yaptığımız anketler sonucunda belirliyoruz. Buart’la ayda iki kez seminerler gerçekleştiriyoruz. Sanal uçuşlarla başka dünya mutfaklarını öğrenebiliyoruz. Psikologlarla iş hayatına dair seminerler düzenliyoruz. Arkadaşlarımızın her birini tanımak, onların güçlü yanlarını öğrenmek, gelişim alanlarını belirlemek için tüm yıla yayılan bir aksiyon planına sahibiz. Buna, aramıza katılanlarla uzun süre birlikte olabilmek için iç iletişim ve motivasyon araçlarını hayata geçiren çok katmanlı bir İK yapısı diyebilirim.

Dinleyen ve anlayan şirket

Genel müdürümüz Arda Bey ile misyon ve vizyonumuzu yazarken tüm yönetici arkadaşlarımızın katıldığı odak çalışması yaptık ve “iyi niyet”, “samimiyet” ve “gayret”i öne çıkardık. Bunun yansımalarını şirkette görüyoruz. Herkes hata yapabilir; iyi niyet olduktan sonra hata yapana destek veriyor bunu öğrenme yolculuğunun bir parçası olarak görüyoruz. Şirkette birbirine destek olan bir kültür olduğunu da gözlemliyoruz. Vizyonu belirlerken birbirimize samimi olacağız, açık olacağız ve aynısını acente ve müşterilerimize de uygulayacağız dedik. Ayrıca, kendimizin almayacağı hiçbir ürünü müşteriye satmayacağız da dedik. Hasar öderken kendi hasarımızı ödüyormuşuz gibi yaklaşıyoruz. Hasar en çok ayrıştığımız iyi noktalardan biri. Müşteri memnuniyet notumuz çok yüksek. Çalışanlarımız ve birimler arası yaptığımız memnuniyet anketinde de 85 gibi yüksek bir puan aldık. Ankette samimi, ulaşılabilir yönetim; dinleyen, anlayan, aile şirketi gibi kültürümüzü destekleyen olumlu yorumlar çıktı.

Arkadaşlarımızın sadece çok iyi performans göstermesini değil, kendisini ve birlikte çalıştığı kişileri geliştirmesini de istiyoruz. Çalışanın işini kolaylaştıran sadeleşmiş süreçleri tasarlamayı teşvik etmek sunduğumuz büyük avantajlardan biri oldu. Genel olarak çalışanlarımız uzun süredir bizimle çalışıyor. Turnover’ın sektör ortalamasının altında olmasını önemsiyoruz, hele ki şu anda ücret probleminden dolayı işten çıkışlar artmışken…

Ekonomik koşullarla mücadele etmek de zor olduğu için yan hakları geliştirmeye çalışıyoruz. Örneğin ekstra doğum günü iznimiz var. Sigara içmeyen personele yılda iki üç gün izin eklemeyi de tasarlıyoruz.

Hem sigarayı bırakmaya da özendirmiş olursunuz. Başka ne tür çalışmalarınız var insan kaynaklarıyla ilgili?

Toplumsal cinsiyet eşitliğini de gündemde tutmaya çalışıyoruz. Kadın erkek tüm çalışma arkadaşlarımız eşit ücretlere, kaynaklara, eğitimlere ulaşma hakkına sahip. Bununla birlikte kadınlara özel durumları dikkate alarak planladığımız uygulamalar da var. Örneğin, regl iznini Türkiye’de çok az şirket uyguluyor biz de bunu hayata geçirecek şirketlerden biriyiz. Evden çalışınca, “nasılsa evdesin” diye düşünerek kişinin her koşulda çalışması gerekir, hastalansa da izne ihtiyacı yok gibi bir algı oluşuyor ama evdeyken de hasta hissedebilirsin ve bu durumda çalışamazsın. İhtiyaç duyanlar için bu iznin kullanılabileceğini düşünüyorum.

2024 yılında yetenekleri geliştirme ve liderlik programları oluşturmayı planlıyoruz. Yeni mezun olmuş, çok yetenekli arkadaşlar var. Şirketimizde uygun kadro olmasa da bu yetenekli yeni mezun veya öğrenci arkadaşlarımızı uzun süreli stajyer ya da sözleşmeli çalışan olarak Şirketimize alıyoruz.

Bir de “top talent” uygulamasıyla yetenekli kişileri geliştirme, onları sonraki pozisyonlarına hazırlama yönünde bir program hedefimiz var. Sektörle de iş birliği yapabiliriz. Örneğin, ilk kuruluş dönemimizde Türk Sigorta Enstitüsü Vakfı referanslı adaylarla pek çok görüşme sağlayıp bazılarını kadromuza aldık. Gençlerin sigortacılığa giriş yapmalarını sağlayıp yetişmiş personel sorununa da bir ölçüde çözüm bulmaya çalışıyoruz.

Çalışan memnuniyetini artırmanın önemli bir yolu da çalışanın yöneticisiyle olan ilişkisini iyileştirmekten geçiyor. Bunun için de yöneticilerimize özel bir gelişim programı planlıyoruz. Geçtiğimiz yılki mentorluk uygulamasında satış alanında deneyimli bir mentorla saha ziyaretleri yapıldı. Bundan sonra hem mentorluk hem de koçluk programına katabileceğimiz kişiler olacak. Bir de 360 derece performansı kısa süre sonra hayata geçireceğiz. Önce üst yönetim için devreye alınacak sonra da tüm katmanlara yayacağız. Daha şeffaf, iletişime dayalı ama yüksek performanslı bir ekip yaratmaya çalışıyoruz. Açık iletişimi sağladığınızda iş arkadaşlarınız size eksiklikleri de daha kolay söylüyor.

Kurulduktan sonra asgari ücret iki kez arttı

Piyasa koşulları negatif olunca rekabet zor oluyor. Başka hiçbir şirket olmadı ki, kurulduktan sonra asgari ücret iki kez artsın. Gemiyi fırtınada güvenli şekilde ilerletmeye çalışarak geçti iki yıl. Ama bu yıl sağlam stratejilerin sonuçlarını aldığımız bir yıl oldu. İşe alım politikamızı üretim hedeflerinin gerçekleşmesine paralel arttıracak şekilde planladık ve geldiğimiz noktadan memnunum. Çünkü bundan sonraki işler için artık insan kaynağımız da oluştu.

Ayrıca sektör verilerinin raporlanması, rücu dosyalarının açılışları, günlük banka hareketleri gibi bazı operasyonel işleri robota verdik. Dolayısıyla çalışanlarımızın işini zevkli hale getirmeyi hedefliyoruz. Kişilerin kavramsal zekalarını basit işlere değil, işin analizine harcamaları benim de desteklediğim bir konu. Sürekli yaptığın bir işi yapmaya devam ediyorsan mutlu olamazsın.

Neşeli ve mutlu insanlarla çalışmayı önemsiyorum. Baştan işe çok uygun olmayan kişilerle çalışıyorsanız sonra daha çok yatırım yapmanız gerekiyor. Bu yüzden işe alımlarda Değerlendirme Merkezi uygulaması yapıyoruz. Aday seçiminde maliyetli bir süreç olmasına rağmen sonuçları itibariyle faydalarını fazlasıyla gördük.

Canan Hanım siz aslen CFO, yani finansçısınız ama sorumluluğunuza verilen İnsan Kaynakları fonksiyonunu öyle benimsemişsiniz ki hep bu alandan konuştuk. Biraz da finansa gelecek olursak, bu zor ekonomik ortamda şirketi nasıl yönettiğinizden bahseder misiniz?

Sigorta şirketleri yatırımlarını uzun vadeye yaymaya alışkındır. Ancak son 2 yıldır uygulanan alışılmışın dışındaki ekonomik politikalar, şirketlerin sıra dışı yaklaşımlarla ve yeni bir anlayışla yönetilmesini gerektiriyor. Bu yeni modeli kabul edip, mevcut durumda ne yapacağımıza, nasıl fırsatlar yaratacağımıza baktık. Bir yıllık araç sigortası yapıyoruz ama aracın bedeli iki gün sonra yüzde 20 artabiliyor. Yüksek enflasyonist ortamda en temel konu fiyatlamayı bu ortama uygun hale getirebilmek. Yani, finansa gelmeden poliçenin yazımında başlıyor aslında iş. Tahmini parametrelerle fiyat belirliyorsunuz ama bu sürekli değişecek, bunu da biliyorsunuz. Enflasyonu da her zaman yansıtmak kolay olmuyor, çünkü rekabet buna izin vermiyor. En temel konu iyi bir bütçe yapmak. Normal koşullarda yıllık yapılan bütçeyi artık üç ayda bir de değil, her ay yapıyoruz ve beklentiyle plan arasındaki sapmayı görüp bir sonraki ay yeniden düzenliyoruz.

İkinci önemli konu da yatırımları çok iyi yönetip sermayeyi enflasyona karşı ezdirmemek. Varlıkları enflasyonun üstünde arttırmanız lazım. Negatif faiz ortamında TL’de kalarak bunu yapmak kolay değil. Bir taraftan da riski dengeli tutmak gerekiyor. Aktif büyüklüğü çok fazla olan şirketler daha iyi bir portföy dengesi sağlayıp bu durumu daha kolay yönetmiş olabilirler. Biz de çok akılcı politikalarla, risk iştahımızı sürekli ayarlayarak çok iyi sonuçlar aldık. TÜSİAD’ın Baş Ekonomisti Gizem Öztok Altınsaç bizim Yönetim Kurulu üyemiz. Onunla zorlu piyasa ortamında uyumlu bir şekilde çalışmaktayız. Dengeli bir portföy oluşturup portföyü riske karşı korumaya (hedge) çalışıyoruz. Döviz burada önemli bir faktör, çünkü hasar maliyetleri dövize endeksli. Hem asgari ücret hem dövizdeki artışa karşı doğru zamanda doğru yatırımlar yapmaya çalıştık.

Ancak işin özü iyi işi seçmek. Kendimize çok güvendiğimiz kaskoda iş seçerek ilerledik. Teknik kârlılığı önemsedik, maliyetleri kontrol altına alıp nakit varlığı yaratmaya çalışarak nakit akışını pozitifte tuttuk. Sermayedarımız da sermaye artışıyla bizi destekledi. Kuruluş sermayemiz 100 milyon liraydı, bugün itibariyle 200 milyon TL’dir. Biz de ilk altı aydaki olumlu kâr sonuçlarıyla sermayeyi büyütüyoruz. Doğru riski alarak, piyasayı yakından takip ederek ve profesyonellerden de hizmet alarak başarılı bir performans yönetimi yaptık.